25 Ekim 2010 Pazartesi

Gidebilmek

Daha dün bir arkadaşıma, yeri geldiğinde alıp başını gidebilmek ne büyük bir erdemdir, dedim. Bir gün acaba bunu yapacak cesarete sahip olacak mıyım, diye sordum. O arkadaşıma teyzesi daha küçücük bir çocukken, gerektiğinde insan bir çanta ile arkada tanıdık bir çok insanı ve alışkanlığı bırakıp, hiç tanımadığı bir yere gidebilir ve hayata tutunup, var olabilir, dermiş. Bu bilgiyi hep aklının bir köşesinde tutmuş, gerekirse kullanmak üzere.

Herhalde, bana çocukken böyle bir bilgi vermeyi atlamışlar. Ya da vermişler de ben duymak istememişim, işime gelmediğinden. Gitmeler, büyük vedalar, yer değişiklikleri içimi ürpertir. Alıştığımı bırakmak çok zor gelir. Zamanında yaptığım oldu mu? Evet, kendime haksızlık etmeyeyim, yaptım. Acı çektim ama kapıyı çekip gitmeyi bildim. Sonra günlerce gözyaşı derelerinde boğulsam da ses çıkarmadım. Bütün kalbimle dönmeyi istesem de; geri gelebilir miyim, demedim. iyi de ettim. İnsan, gidecek hale geldiyse; durmamalı, cesur olmalı. Veda edebilmeyi bilmeli.
Bu nedenle, gidebilenlere hayranlığım baki.

Kimdi giden, kimdi kalan
Giden mi suçludur her zaman?
Aslında giden değil
Kalandır terkeden
Giden de bu yüzden gitmiştir zaten

Terk eden - Murathan Mungan

Hiç yorum yok: