7 Kasım 2010 Pazar

Asirilik: Tehlike canlari kimin icin caliyor?


Kafama gelen celiskilerden kupleler sunmak istiyorum su dakika itibariyle. bir onceki yaziyi yazamamis olmayi es gecerek. benim gibiyse insanlar, zaten duygu patlamalarini bilirler dusuncesinin arkasina siginarak. bir taraftan da saklandigim omuzun arkasindan merakla tek gozle de olsa bakarak.

o ya da bu; sarki ya da kitap; arkadas ya da sevgili; icki ya da kahve; dram ya da komedi.. hayatin merkezine oturtulan herhangi bir kavramdan yola cikiyoruz. te tik le yi ci ler.

seni heyecan sinirlarina yaklastiran seyler, iyi/kotu hissettiren, kalp carpintisina donen herhangi bir "sey" hayatinin odak merkezine gectiginde ne dusunmeli? bunu aliskanlik haline getirdiginde "drama queen" olarak anilabilirsin ornegin. hatta kendi kendini bu sekilde yaftalaman da olasi.
Rutin hayattan kacabilmek icin, duygu patlamasi yasamana neden olan olaylara dogru kucak acmak cok insani sanirim. Ama kendini surekli gercekten birseyler hissettigini dusundugun; vucudunun, kalbinin tepki verdigi olaylara dogru itilmen, kendi kendini ittirmen? kalici hasarlara neden olur mu?

rutin denen birseyin oldugunu, normal temposunda bir kalbin de insana mutluluk verebileceginin farkina varmak lazim sanki.

bilindik bir kalp ritmi kulaklarda. dum dum. dum dum.


Hiç yorum yok: