Gri ve yağmurlu bir sabah. Hava aydınlanamıyor bir türlü. Kapanmaya çalışan gözlerime bayram ettiriyor; hala sabah olmadı, mesajı vererek. Ama bal gibi sabah oldu işte. Cam, damlaların bıraktığı şerit halinde izlerle dolu. Dışarıda çocuklar okula, büyükler işlerine gidiyor. Yağmur damlaları, onlarla yarışmak ister gibi daha da hızlı düşüyorlar yere. Kimisi şemsiyeli, kimisi kapüşonlu, kimisi ıslanmaya yeminli, yanına bir şey almadan çıkmış evden, yürüyorlar oradan oraya.
Bir saat sonra hepsi gitmiş olacak pencerenin önünden. Sokak, her zamanki sessizliğine ve sakinliğine kavuşacak. Bir tek damlalar, batan geminin kaptanı gibi, terk etmeyecek sokağı. Kaldırımları yıkayacak ve o arada yoldan geçen insanları.
Herkesin kafasında bir düşünce; sanki o düşünceler birleşip, buharlaşarak bulut oluyorlar. Bulutları meydana getiren hava değil, düşünceler sanki.
"Düşünce" bulutlarından "düşünce" damlaları dökülüyor yeryüzüne ve diğer insanların üzerine. Başkalarının düşünceleriyle ıslanan başka kafalar o düşüncelerle doluyor ve aslında herkes birleşiyor bu damlaların altında.
O anda, bu manzarayı ve hissettirdiklerini, hangi müzikle eşleştirmek isterim, diye düşündüm. Yazı konusunu da böylece belirlemiş oldum: Pencerenizin önünde olan biten her şeye hangi melodi eşlik ediyor?
Koşuşturan insanlar, yere düşmeye çok istekli yağmur damlaları, homurdanarak uyanmış, gri bulutlar, kırmızılı, pembeli, mavili şemsiyeler, okul çantaları, sıcak bir ev, kahve, çiçekler ve Coco Rosie'den Candy Land.
Müzik için tık
13 Ekim 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Yağmur iyi gelir bana..ben dökemezsem içimi o rahatlatır sanki beni..garip :) ama güzel
Garipten öte çok güzel, evdeyken ben de çok severim, sokaktayken de sevmeyi öğreneceğim :)
ben de bir sır vereyim mi? benim şemsiyem yoktur... :)
ahmet, sen de ıslanmaya yeminlilerdensin yani :)
ben hep yağmur suyunun mineralli olduğuna inanmışımdır... tenine, saçına iyi gelir diye bilirim... öyle de kalsın isterim :)
Yorum Gönder