11 Haziran 2010 Cuma

yalınayak tepetaklak

çıkarıp atıvereceksin ayakkabını, bazen kumsalda, bazen çimenliklerde bazen de sırf ayakkabıların fazla geldi diye ayağına. "elektrik atacaksın toprağa" bir şeyciğin kalmayacak. sırf ayaklardan bütünleşmek yetmez, eğilip dokunacaksın toprağa, yeryüzünde yerini, minicikliğini hissedeceksin elin ayağın çıplak. sonra şaşırtacaksın yeryüzünü, dünyaya bir ters bir düz bakarak: sevinçten perendeler atarak.

belki o zaman tutkularını süzgeçten geçirebilir, hangisinin hayatını güzelleştirip hangisinin gereksiz yük olduğunu anlayabilir insan. her bir taklada, aracısız her bir dokunuşta gerçekten neye ihtiyacı olduğunu anlayabilir.

kurtulabilir vazgeçilebilecek ağırlıklarından, yalınayak, başı kabak, tepetaklak.