1 Nisan 2010 Perşembe

Sokak

Sokak, Street, Strass,Rue,4 dilde sokak yazabiliyorum. Sokak köpeğim var adı Kızım. Sokak özellikle de bizim sokak ve onun bir üst sokağı ile alt sokağı cok ilginç gelirdi.
Hayatımın ilk sokağı, Enis Behiç Koryürek Sokak, aşağı ev diye söylenir aramızda. Sonrasında ve bence dede evi, baba evi sokağım; Kırkpınar Sokak.
Hüseyin Onat Sokak. Sedat Simavi...

Bunu yazarken, burnumun direği sızladı. Sokakta olanlardandır kim bilir? Gün Sazak bile orada öldürülmüştü ve diğer başımızdan geçenler. İnsan zihnine gelen verilere bak; hatırladığım olay cok saçma bir o kadar da hatırlanması, normali yaşayan birinin hayatını kaybetmesi olayını canlı görmüştüm.

Bilmediğim sokaklara girmek ve yerlerine bakıp sonrasında da kafamı kaldırıp çatıların sanki bulutlarla birleşiyor olduğunu düşündüğüm kesit çok hoşuma gider. İstanbul’a ilk taşındığımda, Cihangir sokaklarını tek tek geçmiş ve çok sevmiştim. Şu an geldikleri duruma da şaşırıyorum.

Roma sokakları, hiç görmeden sanki benimle çok alakalıymış gibi gelir. Tüm Ferzan Özpetek filmleri sayesinde yürüdüğüm o sokaklarda sevgili ile öpüşmek isterim.
Sokak kızı İrma, sokak adamı, sokaklar derken aslında keyifli ve havadardır sokaklar.

Ara sokak lafı bile korkutur, genelde girme denir, hele ki geceyse. İnce ve dar olanı vardır.

Sokaklar ögretir, herkes vardır orda. En güzel laf da sokağımıza geldik, lütfen peşimi bırakınızdır.

Güvendir, bir bakıma sokak. Sokak isimleri doğru dürüst yazmayınca sıkılır insan veya upuzun bir sokak olur ve ikiye ayrılır, Küçükesat’ta olur genelde bu yerler ve yanlışlıkla en uç tarafından girdiysen, oldukça çok yürümen gerekebilir.

Sokaklar romantik gelir bana. Sevdiğim sokaklar ise, Havyar sokak, Kırkpınar sokak, Demirkent Sokak ve Portobello Road’dur.

Hiç yorum yok: